1 Eylül 2011 Perşembe

uyku - içimde

Uyku, benim tiksindiğim uyuşturucum. Nöbetlerden sonra 1,5 saatlik yolda, yurduma gidince, kitabımı okurum, dizimi izlerim, yemeğimi yerim gibi bir sürü plan yaparım.
Yatağımı görünce hele şöyle bir uzanayım
da... sonra derim, saat 20dir. Bi bakarım, sabah alarmı ile kalkarım, saat 5. Ne ütülü bir T-shirt, ne de scrubs yıkanmış. dişlerimi fırçalamaya zamanım yok. Çorap ararım temiz. Yüzümü yıkamadan çıkarken, dönen dünya yüzüme çarpar, yalpalayarak devam ederim. Hiç bir şey beni diri yapamaz, yoğun bakımda CPR yaparken yarım saat zıplarım hastanın göğsünde ellerim, asistan bayanlar iyi ki erkek intörn var, biz yapamazdık der, hastalar çoğunda döndü, sonra yine uykulu beyinle devam ederim. Ben de asistan ablalara hayran hayran bakıyorum, onlar benden daha fazla nöbet tutuyorlar, ama normal gibiler. Ama gerçekten de onlar bayanlar, çünkü 45 günün sonunda biri dayanamadı, hastalandı. Fiziksel olarak bizden iyi değil ama daha motiveler, daha mutsuz değiller. şimdi son nöbetim geçeli 2 gün oldu, sadece yatıyorum. halbuki uykumu aldım. Motive değilim. hiç bir şey yapmadım. yine kirli kıyafetlerim, tüm herşey karmakarışık. Bu halde ders çalışamam. Hani bu halim normalmiş gibi düşünmeyin, uyuma imkanım olduğu her zaman uyurum ben. bir sıkıntım mı var, uykuya dal. Sınavdan mı kaldım, uyu gitsin. Yalnız mıyım, uyu ve unut. Aşık mıyım, uyuyunca o kız yok olur zaten. Beni sevmiyor mu, beklemek yerine uyu. Birinci sınıfta iken de aynıydım, saat 16da yurda varınca direk yatağa, odadaki bir arkadaş kaldıp battaniyeyi, yüzüme 10 cm uzaktan el sallayıp, ahmet kendine iyi bak derdi, beni uykuma doğru uğurlardı, battaniyemi geri kapatıp. 8 senedir yurtlarda alt ranzada yatıyorum. gece uyanır, lan uykum kalmamış artık derdim, acıkırdım, yiyecek birşey bulmak bu saatte zor. O saatte uyanık bir sürü benim gibi genç olurdu, sağolsunlar yiyecek birşey aramamda bana dışarıda eşlik ederlerdi. açtım ama yiyince hiç zevk almazdım. Sonra sıkıntıdan yapacak birşey bulamazdım, yurdun internet kafesine gidip need for speed most wanted oynardım, çok iyi oynardım, yurtta ve arkadaşlarım arasında benden daha iyi oynayanına rastlamadım, ama benim kadar çok oynayan başka biri olsa, benden daha iyi oynayabilirdi. güneş yavaşça doğar, sıkıntıdan derse gireyim derdim, bu kere de derslerin ilk yarısı sonlarında, sıkıcı derslerin hocalarının monoton ingilizcelerini dinlerken uyuyakalırdım. Zaten öğrencilerin çoğunun amacı o derslerde kulak dolgunluğu olması idi, çünkü o kadar yoğun bilginin akılda kalması çok zordu. Kız arkadaşıma ders çalışıyorum diye yalan söyleyip uyurdum. sınıfta kalınca söyledim "hiç ders çalışmıyordum ben" dedim, benden soğudu. Muhtemelen bana bakınca, hayalleri olan bir insan olduğumu sanıyordu, aynaya bakınca çok pis enerjim var gibi duruyor, ama yok. Eskiden hayallarim vardı, onlar davranışlarıma, bakışlarıma işlemiş, enerjik duruyorum, ama değilim. Bakışlarım çocukluğumdan kalma, hiç hayal mayal yok bende. Evet şımarığım, askeri ücretle çalışmıyorum, rahatlıkla ekmek ve su bulabiliyorum, ama mutsuzum. Şu an da aynı, hiç bir şey yapmak istemiyorum. Bir filmin tamamını izleyecek motivasyonum bile yok. Yolda beni uyuklarken gören biri, niçin uyuyorsun be kardeş dese, ben uyumayayım da kimler uyusun derim.
Bir hayat uyuyarak geçiyor.