28 Haziran 2015 Pazar

yaşam - deneme

Dağlar var, önünde ova var, gökyüzü geceye çalıyor hala, ufukta açık mavi.
Güneş doğuyor. Tarlalarda başaklar dik, buğdaylarına doğru hafif bükük, rüzgarda sallanıyorlar, karanlıktan sonra görünmeye başlanacaklar. Hayal kurmuyorum yazı için, evimin önündeki düzlükte, Erzurum, Yağan'da, ahan şu anda, aynen böyle güneş doğuyor.

Acaba benim bilmediğim bir söz mü biliyor tüm insanlık, bu yüzden mi yaşamaya devam ediyorlar. Hayatı kökünden değiştirebilecek bir düşünce var mıdır? Hangi düşünceye dayanıp devam ediyor insanlar. Tamam çok hoş şeyler de yaşadım, ama, o güzel şeyler için değer mi? Çok çalışmaya değecek kadar ne var? Uyumamaya, adım atmaya değecek. Düşünce aradım, özlü sözlerde. Dr Seus "uyuyamadığında aşık olduğunu anlarsın, çünkü sonunda gerçek rüyalardan iyi olmuştur." demiş. Bu düşünceye pek kimse dayanmıyordur bence, çünkü yaşamda az aşık insan gördüm. Bir arayış içinde de olmak yoruyor insanı, beyninde sanki boşluktan geçen bir çok düşünceye öylece bakıp senin işine yarayan, dayanabileceğin düşünceyi yakalamaya çalışmak, geleceğe dair endişeli olmaya benzer bir şey. Aramayı bıraktım. Bence kimsenin yaşamak için dayandığı bir düşünce yok. Hayat zor, soğuk havada çamura batıp üşüyüp, çıkınca sıcak havada yıkanamadan üzerindeki çamurun kuruması gibi. Ama yaşıyorsun işte, hissediyorsun çamuru, soğuğu, sıcağı, pis olmayı. Bir düşünce yok. Yaşamanın kendisi düşünce. Yaşamanın kendisi davranış. Yaşamak yaşamak, sorgulayacak birşey yok.

Çok çalışmaya değecek birşey var mı? Bilmiyorum, ama sanki değecek birşeyler var gibi yapmak daha iyi gidiyor.