3 Eylül 2011 Cumartesi

bordo duvar - öykü


lütfen videoyu çalınız
Sen olsaydın yanımda. Hava çok sıcak değil. Güneş rahatsız etmiyor.
Bugün artık bir işim kalmamış, bunu kutlamak istiyorum kendimce, yürüyerek ve manzaraya bakarak.
Yolda artık yokuş ve iniş yok, ortalama yirmi saniyede bir kaldırıma uzak olan tarafında araba geçiyor, alıştım, arabaları farketmiyor gibiyim. Kaldırım yoldan az yüksek, genişçe, yola yakın tarafında ağaçlar var, boyları uzun ama güneşi engellemiyorlar. Kaldırıma paralel bir duvar, yüksek ve geniş, bordo renkte, yanı bir buçuk metre boş, aynı duvardan bir tane daha, sonra aynı boşluk ve bir tane daha. Duvarın en üstünde koyu yeşil bir sarmaşık var, ancak yarım metre uzatabilmiş duvardan aşağı saçaklarını. Duvarların arasındaki aralıktan giriyorum içeri. Bir metre içerde bir duvar daha. Beridekinden biraz daha kısa, çimento grisi pütür pütür bir duvar, kapısı aralı. Onu da geçiyorum. Sık dikilmiş ağaçlar var, insan boyunu aşınca yaprakları başlayan, dalları uzun, açık renk çam ağaçları. Toprak açık renk, pek ot yok. Duvarlardan sonra, iki üç ağaç geçince  tek katlı küçük gri, özensiz bir ev. aynısından 2 tane daha var yanında. Balkonu yerden kırk santim yüksek. Penceresinde perde yok. Ben de kiralık ev arıyorum, pek param da yok, burası ucuz olabilir. Kapıdan içeri giriyorum.Evin  tabanında herhangi bir kalebodur kullanılmamış, çimento içine harfiyat taşlarını koyup düzeltip oluşturmuşlar, koyu gri taban. Balkonun ait olduğu oda mutfakmış, küçük bir masa koyarsan daha başka bir şey sığmaz, balkonundan bakınca ağaçlar ve toprağı görünce, sevdim bu evi. Hemen yan oda karanlık, on metre kare, ama hiç eşya olmayınca büyük gözüküyor, penceresi arkaya bakıyor, onun balkonu bir buçuk metrekarelik, duvarı alçak, yokuş ve güneş almayan bir sokağa bakıyor. Bundan başka bir de evin mutfak ve o tek odasının açıldığı kare bir koridor, koridor evin en büyük odası, penceresi yok. Seni de görünce içinde, buraya ev diyebilirim, uzaklardan buraya gelmek isteyebilirim, hep burda kalmak istiyebilirim. "sen bilmiyorsun ama çok uzun zaman oldu seni görmeyeli, seni çok özledim" dedim, pek umruna gelmedi. Yüzüne baktım, bu sefer çevirmedin, memnun değildin ama kızmadın, sadece başını hafif aşağı eğdin, rahatça bakabilirdim yüzüne, baktım. Ten rengini özlemişim, ten rengini görmeden, ten rengine sığınmadan bir ömür geçirmişim. Sensizliğimi bilmeden bana bakman, yanlızlığımı yine de azaltıyor. Bakınca kımıldamadan kaldım gözlerine, sen de keşke hissetseydin hissettiklerimi, öyle güzel gözlerin, öyle bakıp daldım, ruhum doygunluğa ulaştı, sadece memnuniyetten oluşuyorum artık. Eşyalarımızı getirmek lazım eve. Eve dışardan gelen, girer girmez koridorda eşyalarla karşılaşmasın diye, ve mutfak da iki metrekare olunca, tek odanın bir duvarına yığmak zorunda kaldık, seçilmeden birikmiş bir sürü şey. Diğer duvarına da koltuk anca sığdı. Ütü masasını koridorun ortasına koyduk, ütü yaptık biraz. Az ışık verebilen beyaz lambanın altında idik, ben bakıyordum sana, sen sessizdin, ikimiz de biliyorduk ruhumu seviyordun, ama çok mu seviyorsun bilmiyordum. Keşke biraz gülüşünü görseydim. Sonra bir gün okuldan eve geldim, zor geçmiştim sınavı. Mutfakta, yerdeki poşetlerdeki sebzelerden bişeyler hazırlayıp yedik, lavabosunda yıkadık tabağı. Ikimiz ayakta iken zor sığıyorduk. Ben balkona çıkıp, ordan sana baktım. Mutluydum, mutluluğa doymuştum. Beraber gidip tek odaya oturduk, karanlıktı. Sana baktım, yanımda olmandan memnundum. Otururken bir ömür geçmiş...
Bir anda kendimi dışarıda buldum, nerde olduğumu bilmiyorum. Seni arıyorum, bulamıyorum. Belki o yaşadığımız evdesindir  diye düşündüm. Bahçeyi geçiyorum, güneş bir bulutun arkasına giriyor, evin kapısı kilitli, kapıyı zorlayıp içeri girdim, eşyalarımız yok. Yan eve mi koymuşlar, kirayı mı ödemedik, yandaki evin kapısını kırıp giriyorum, bir sürü eşya ama bizimkisi değil. Güvenlik beni yakalıyor, direnebilirim, en azından kaçabilirim ama karşı koymuyorum. Beni tutup bir eve kapatıyor, orada benim gibi 3 kişi daha güvenlik tarafından yakalanmış, ağızları bantlanmış, konuşmasınlar diye. Uzun zamandır oradalar muhtemelen. Beni de bağlıyor, ama ağzımı bantlamıyor henüz. Ne yapacağımı şaşırdım... Nerdesin. Neden herşey birden yok oldu. Beni kimse tanımıyor mu? Birden odada var oldun, konuşmuyordun ama anladım, biz öldük dedin, yok oldun, ipi çözüp çıktım odadan.Kimse beni görmüyor. Evimize gittim yine, eşyalar yok, sen yoktun. Gözlerine bakmayı özledim. Yaşadıklarımıza geri dönmenin bir yolu var mı? Ağlıyorum ama sen yoksun. Yüzüne bakmak istiyorum. Tenine bakıp uyumak istiyorum.

Ne yaşarsam yaşayım yaşadıklarımın etkisinden kurtulabilir miyim? Acılardan kaçmak anlamsız geliyor. Ağlamamaya çalışmak anlamsız geliyor.