17 Ekim 2011 Pazartesi

yer - içimde

Yaklaşık 1 haftadır yağmur yağıyor, bazen çise, bazen normal.
Yağmadığı anlarda da sis oluyor.Yürüyorum, yere bakıyorum, gri, her taraf gri. Acaba sabah değil mi diye saate bakasım geliyor bir an. Güneş hiç doğmuyor gibi, ve gündüzü ayırt etmeden akşam geliyor. Gördüğün gibi yaşıyorsundur, gördüklerin anlamlıdır sadece. Yaşamaya çalışıyorum. Ölüm yanıbaşında, ölüm doğuyor, ölüm batıyor. Hiç yılmıyor savaş, ve kendi ülkende yokmuş gibi davranıyorsun. Hepimiz eminiz ki şu an birileri  büyük acılar içinde başını kaldırmaya çalışıyor ama yapamayıp sonuncu nefesini de veriyor. Katıksız haksızlığın dünyasındayız, ama “hak ettiğimiz herşeyi alacağız” diye benimsemeyi ihmal edemiyoruz, çünkü bu bizim destek noktamız, yoksa ümitlerimiz tamamen tükenir, tükenmesin diye, ölenlere bakmıyoruz, onları düşünmüyoruz, kendimize olanları bile düşünmüyoruz. Mantıksız avuntular, telkinler, düşünceler ile kafamızı meşgul edecek herhangi bir şeyi sevmek zorunda olduğumuzu sanmadan o herhangi şeyi seviyoruz. Neyimiz mantıklı ki? Bir ömür her gün erken kalkıp gece geç saatlere kadar çalışmak mı? En büyük fiziksel acıları çekenleri görmezden gelip öyle bir yerde yaşamadığımıza inanmak mı? Aldatanların içinde birine sırf güvenme ihtiyacı için güvenmek mi? Bu yüzden anlamım mantık değildir. Üşüyorum, yılmak ile güzele teslim olmak arasında kalıyorum, çünkü özledim. Anlamım yüzündür, kapatınca gözlerimi yüzünün hayaline bakmak, sığınmaktır.