Etrafı ıssız gibi görünen ortalama
bir sokaktan daha geniş bir yoldu. Gecenin bu vaktini, kimseye
görünmeyi çok önemsemedilerse de,
görünmemek daha kolay geldiği
için seçmişlerdi. Yolun ortasında, içindeki ışıkları yanan
eski bir kırmızı araba vardı. Murat, buluşma anına kadar sık
sık kolundaki saatine baktığından, sıkılarak çok çabuk bir
şekilde bir kez daha baktı. Denilen zamandı, doğru mekandı.
Dedikleri arabaydı, içi boştu, kapıları kilitli değildi, arka
koltuğa oturdu. Zevke göre birşeyler eklenmişti arabaya. Şu an
kendisiyle değil de bu adamla çıkmasının sebebini bu eklenen
şeylerde aradı. Yıllar sonra eski sevgilisiyle buluşacaktı. Adı
Aslı idi. Aslı, Murat'ın ısrarlarına dayanamayıp bir kez
buluşmayı kabul etmişti. Murat ısrarlarında, onu yıllardır
görmediğini, çok özlem çektiğini, bu özlemin geçmesi için
bir kez daha görmenin kendisine iyi geleceğini idda ederek Aslıyı
ikna etmişti. Aslı'nın yeni sevgilisi Osman bu duruma razı olmayı
hiç istememişti, Aslı Osman'a "eski arkadaşım, ne var
bunda" demişti, Osman kabul etmek zorunda kalmıştı,
görünmeyen bir yasa vardı ortalıkta, kabul etmek zorunda idi, o
yasa, Aslının o beyaz yüzüne Osman'ın aşık olması, ve
ilişkilerini riske atabileceği hiç bir şeyi, yüzünü bir daha
görememe ihtimaline karşı, göze alamamasıydı. Eski sevgili
Murat, çok samimi biriydi, olabilecek samimiyetin son sınırında
idi, çok iyi biriydi, bunu kendisine birçok kişinin söylemesinden
ötürü iyi olduğunu kabul etmeyi seçmişti, bu kibir gibi
değildi, yalnızlığının dayanağında başvurduğu bir
düşünceydi, ben iyi biriyim ama bu dünya bunu istemiyor diyordu.
Murat sürekli bir üzüntü halinde olduğundan hiçbir şeye enerji
bulamıyordu. Aslı ile geçen bir konuşmasında, Murat Aslı'ya
"insanın enerjisi biterse, o enerjiyi tekrar bulabilir mi?"
diye sormuştu, Aslı "evet" demişti, Murat "peki
enerji tamamen biterse?", Ayşe "o zaman bulamaz"
demişti. Murat kendi enerjisinin tam bitmediğini düşünüyordu.
Murat mahvolmuş gibi hissetmesini çevresindekilerden bazen
saklayamaması ve kimse ile sosyalleşmeye yüreğinin olmaması
durumu, samimi ve iyi biri olmasının üzerini örtüyordu. Osman da
iyi ve samimi biriydi, ama daha içe dönüktü, kimseyle pek
konuşmazdı, fakat mutlu olduğundan samimi ve iyi biri olmasını
insanlara hissettirebiliyordu, samimi ve sessiz kişiliği iyi biri
olduğunu otomatik düşündürtüyordu. Osman, dışarıda Murat'ı
beklerken, sıkılmış ve dışarıda bir iki adım atmak istemişti,
bu yüzden arabada kimse yoktu. Osman arabaya doğru geldi, şöför
koltuğuna oturdu, arkasına doğru baktı, Murat'a istemeyerek
meraba dedi, erkekler birbirini ilk defa görüyorlardı, Osman
fiziksel olarak biraz daha ince yapılı idi, Murat Aslı'ının
burda olmadığını Osman'a söylemek ister gibi idi, bunu Osman
farkedince, "Aslı gelmedi, evimize gidiyoruz, orda
görüşeceksiniz" dedi. Eve varınca Osman, eski evgilileri bir
arada yanlız bırakmak istemiyordu. Osmanın uymak zorunda
hissettiği görünmeyen yasayı Murat da hep hissetmişti Aslı'yla
sevgiliyken, yıllar sonra Osman'ın da aynı kaybetme korkusunu
hissetmesine üzüldü. Yasa duygularını söylemeyi engelliyordu,
çünkü "Aslı'ya ne kadar sevdiğini söylemek, onun için
neler hissettiklerini söylemek, Aslı'nın duygularını hiç
değiştirmeyecekti, ve tam tersi etki yapıp Aslı'nın ayrılmasına
sebep olabilirdi". Koltukta otururken, Murat Osman'a yaklaşarak,
Aslı'nın duyamayacağı bir sesle "senin iyi biri olduğu
biliyorum, Aslı'nın senin gibi biriyle beraber olmasına sevindim"
dedi, bunu Osman'ın Aslı'yı kaybetme korkusunun çaresizliğine
acıdığından onu teselli etmek için söylemişti. Aslı Murat'ı
görünce hoş geldin dedi, ve hafifçe sarıldılar, Murat Aslı'nın
beyaz yüzüne yüzünü dayadı, Aslı da Murat'ı özlemişti,
çünkü kimse onu Murat kadar sevmemişti, Aslı eriyor gibiydi,
boynu yana doğru büküldü, yüzlerinin hep birbirlerine değmesini
istiyor gibiydiler, ama bu durum iki saniyeyi geçince Aslı bükük
boynunu daha da bükerek Murat'ın yüzünden uzaklaşmaya çalıştı.
Aslı aniden hırslanıp, mutfağa doğru ilerledi, ikisi ile de
görüşmek istemediğini söyledi. Kısa bir süre sonra birden
evden çıktı. İki erkek evde yanlızlardı. Osman, Aslı belki
hala evdedir, çıkmamıştır diye sönük bir ümitle evdeki iki
odaya da baktı, yoktu. Murat bir üç dört saat sonra Aslı hala
gelmeyince, evden çıktı. Murat'ın uzun zamandır görmediği
Aslıyı sadece 5-10 saniye görmesi özlemini hiç azaltmamıştı,
durmadan yürüyordu, yerlere bakıyordu, yerlere bakarak yürümeyi
ayrılalı beri yıllardır yapıyordu, ama uzun zamandır bu kadar
dünyası yıkılmış gibi hissetmiyordu. Evine varınca normal
yaşantısına devam etmeye çalıştı, yemeğini zorla yedi.
Yatağına girip sırt üstü uzanıp gözlerini kapadı,
kımıldamadan duruyordu. Dünyasının yıkılmış olması hissi
hiç azalmamıştı. Günler sonra Osman aradı, "Aslı eve hiç
gelmedi" dedi, Murat "Aslı'yı ben de görmedim"
diyemeden Osman devam etti, "Aslı yan komşu ile gitmiş, yan
komşu iri yarı yakışıklı bir adamdı" dedi. Murat "yan
komşu, senin o beyaz yüzüne benim gibi saatlerce bakmak
istemeyecektir, sen uyurken yüzüne bakarken bir dakika dolmadan
sıkılacaktır, o adam için senin yüzünün hiç bir önemi
olmayacaktır, o sadece eğlenmek isteyecek, senden biraz sıkıldıktan
sonra başka biriyle eğlenmeye başlayacaktır" diye
düşünüyordu, bunu Osman da biliyordu, Aslı'nın kendisi de.