5 Şubat 2012 Pazar

duygular - içimde

Bir çok fikir,  farklı düşünce ve duygu oluşturuyoruz. Ben herhangi bi anda, içinde bulunduğum duygu durumum neyse
hep o duyguda kalacağımı her seferinde zannediyorum. Mesela can sıkıntısı, sıkılmak ama herhangi bi sebepten ötürü değil, sadece tek başına olan sıkıntı. Bu, çok dominat bi duygudur, hangi ruh halindeyseniz onu bastırabilir. Ve sonsuza kadar hep sıkılacağını düşünmek kısır döngüye dönüştürür can sıkıntısını. Hele bi de benim gibi yerinde duramayanlardansanız. Oda kapı dolap lamba sıkınıtının bi sembolü olmaya başlar. Halbuki, gözümü kapatıp yattığımda, ya da biriyle gezdiğimde bu geçer. Sosyalliğin ihtiyaç oluşunu bu açıklayabilir. Bunu hepimiz düşünürüz bilinçaltında. Gökyüzünü ve bir manzarayı görmek de sıkıntımı geçirebilir. Eskiden büyük AVM ler de işe yarıyordu ama, ne kadar büyük binalar olsa da kapalılıklarını hissettiğimden sokakları yeğlerim. Bi doktor herzaman öğrencidir, bu durum ise yerinde duramayan beni daha da soğutur ders çalışmaktan. Ben şahsen can sıkıntısını sınavları geçmeye çalışmaya tercih ederim. Ya da yanlızlığın da sürekli olacağına inanırsınız yanlız olduğunuz anlarda. Birini çekici buldunuz ve bi iki görüşmeden sonra sizi terketti, üzülüyorsunuz. Sonra başka biri yine terketti. Bu terkedişler birikince insana koyuyor. Başka bi zamanda bu terkedişler size komik de gelebilir. Evliliğiniz bitti, sürekli ağlayacaksınız sanıyorsunuz. Bi yerde rezil oldunuz, utandınız, hep utanacaksınız gibi geliyor. Sürekli iş bulamayacakmışsınız gibi geliyor. Kışın üşüyorsunuz, üşüdüğünüz zamanın sonsuza kadar süreceğini düşünüyoruz, keza yazın da terleyeceğinizi. Diyelim kasvetli bi hava, sis var, hep öyle olacak gibiye benziyor. Ama bahar da geliyor, geceler serin ve ılık esebiliyor. Ergenliktesiniz,  her zaman sivilceli olacağınıza inanıyorsunuz. Güzel görünmek için çaba harcıyoruz, ya da zengin olmaya, ya da başka bişeye. Herşey gibi hayat da hiç son bulmayacak gibi geliyor.