24 Aralık 2013 Salı

deneme 1 2 3 - deneme

Şimdi daha iç karartıcı, daha depresif, daha olumsuz, daha üzgün, daha mutsuz, daha sıkıcı yazımla karşınızdayım.
Bu şekilde yazmak istemiyorum, neden bilmiyorum ama bu şekilde yazıyorum, yazdığım şeye hakim olamıyor gibi hissediyorum. Bugünki konumuz ölüm. Bu konuya bakış açımız ise ölüm korkusu ve ölümle ilgili hissettiklerimiz. Vermek istediğim mesaj ise gereğinden fazla ehemmiyet veriyoruz, ölüme de, ayrılığa da, aşk acısına da, yaşama da, herşeye de.
Şimdi diyelim öldük, ne olur, hiç birşey olmaz, hayat biter sadece, diğer dünyaya göç ederiz. Çok önemli bir olay diil, ne olmuş yani. Bu davranış şekline kavuşsanız bile davranışın altında yatan mantığı kavramazsanız davranış çabuk değişir. Bu yüzden benim mantığımı size açıklamak istiyorum. Nasıl doğmak doğal bir davranış ise, ölüm de öyledir, yaşamak da öyledir. Mutlu olabiliriz, bişeyler yaşayabiliriz, üzülebiliriz, hırslanırız, hayal kurarız, belki bi kısmı gerçekleşir, yani yaşarız ve o yaşam biter. Hayata mum gibi bakmak lazım, yanarız, eririz, söneriz, bazısı çok az yanıp söner, bazısı mum bitene kadar yanar. Nasıl mum söndü diye çok duygusal davranmayorsak, ölüme de öyle davrannmalıyız. Bu aşırı duygusallık durumu bizim özümüzde yoktur, sonradan öğreniriz, aşırı duygusal davranmaya bi başladık mı, bu davranışımız alışkanlık olur ve artık gereksiz yere kolayca aşırı duygusal davranmaya başlarız. Bu alışkanlığımız olmasa, aslında vereceğimiz tepki mumun sönmesinden biraz fazla olur, olması gereken bence budur. Diyelim bir yakınımız ölüm döşeğinde, onunla yaşadığınız güzel anıları düşünmek, bu anıları için mutlu olmak, sonra uzun bir süre göremeyeceğimiz için vedalaşmak, biraz üzülünebilinir, sonra da yolumuza devam etmek gerekir.
Ölümle ilgili hissetmemiz gereken asıl duygu ibadet etmiş olmamızdır, ibadet ediyorsak, kötü yollardan, günahlardan, haramdan kaçınıyorsak, üzülmeyi gerektirecek birşey yok.
Hayat zordur, bazen çok zordur, ama bir gün biter. Bitecek gün öyle çok uzakta diil, nasıl yaşadığımız yıllar hızlıca geçmişse, hayatın tamamı da bitecektir, sadece sabretmemiz gerekir.
Aşık olduğumuz kişi bizi sevmeyebilir, zaten çoğu zaman sevmez. Ne olmuş, sevmezse sevmesin. Kendinizi hissedin, kendi kolunuzu, kendi kafanızı, kendi ruhunuzu, ve mutlu olun, çünkü en güzel bir şekilde yaratılmışsınız, kendinizi hissetmeye çalışın. Tek ruhu olan o diildir, tek kalbi temiz o diildir, tek güzel ya da yakışıklı o diildir. Aşk sadece dini boyutu varsa kutsaldır, gerisi yalandır. Zorla güzellik olmaz, çekip gitmeyi de bilmek gerekir ki karşı tarafa daha fazla zorluk yaşatmayalım.

Gelelim herşeye, herşey önemlidir, ama çok önemli diildir, bilmek gerekir ki hayat çok karışık diildir, hayaller gerçekleşmez, hastalık çekeriz, çok uzun süre çok acılar çekeriz, ve hayat biter. İçinizin bir yerinde çok inanılmaz mutlu olacağınıza kendinizi kandırıyorsanız yanılıyorsunuz, bu belki her insanda olan bir yanılsamadır, asla çok inanılmaz mutlu olmayacaksınız, hayat büyüleyici muhteşem diil, öyle sanmasak da basit sıradan ve sıkıcı, ama çok mutlu olabilirsiniz, çok hırs yapmamak gerekir. Hayat adil diildir, hiç haketmeyen çocuklar bile acı çekebilir, hayat sınavdır, size adil davranılmaması çok önemli diildir. Çok inanılmaz acı çekebilirsiniz, ama hayat bir gün biter, ve o gün yakındır. Dünyanın sonu bile dünyanın sonu diildir, çok önemli diildir. Hayat basittir. Ölüm de basittir. Ayrılık da basittir. Aşık olduğunuz kişiye kavuşamamak da basittir. Herşey basittir. Abartmamak gerekir.