6 Şubat 2014 Perşembe

anlaşılmak - demin

"Evet seni anlamaya geldim, gelir gelmez de anladım herşeyini, seni, içini, özlemlerini, hayallerini, sıkıntılarını, gerginliklerini" dedi bir kahraman gibi.
Sessizce başımı sanki yıkılıp da teslim olmuş gibi hafif yana büktüm, belli belirsiz gülümsedim, "işte bunu bekliyordum" dedim içimden, gözlerim yaşarır gibi idi, mutlu oldum, beni anlayan biri, sonunda istediğim gibi biri dedim. Ama bunları kızın sözlerine karşılık otomatikmen düşünmüştüm, otomatikten çıkınca, "anlaşılmak mı istiyorum" diye düşündüm, "anlaşılmam o kadar zor diil ki, anlatırım karşıdaki de anlar" demedim ama düşündüm. "önemli olan güzellik" de demedim, yine sadece düşündüm. Kız güzeldi, kafamın açısını aynıydı, açıyı değiştirip de düşüncelerimi belli etmediğime sevindim, gülümsememi daha da belirginleştirdim, kızı sevdiğimi göstermeliydim, "işte bunu bekliyordum" dedim kıza, "anlaşılmak en önemli şey hayatta, insan anlaşılmayınca çok yanlız hissediyor" dedim, böyle hissetmiyordum, kızı istiyordum. Fonda yeşillik gibi pek hoş olmayan yabancı şarkılar çalıyordu. Bu şarkıları niçin yaparlar diye merak ettim, kimse hayranlıkla dinlemez, hani bi albüm alınır, 2 şarkı iyidir, 10 şarkıyı o 2 şarkı tekrar gelsin diye dinlerdik, işte öyle şarkılardanlardı, .lardanlardı, birden hüzünlendim, ben de mi o şarkılardanım, .danım.

Kız elden gidebilirdi, güldürmek falan lazımdı, o da yoktu bende, gerçi ne kadar çabalasam gidebilirdi, hiç gitmiyor muydu seni anlayanlar, bazen de gitmek bilmiyorlardı hiç, ben susarken o "yazılarını okudum, o kız kim" dedi, yazılar gerçek gibi geliyorsa okuyana, başarılı sayılır mıydım diye düşündüm, olmadığımı konuşmanın sonunda anlayacaktım, bu soruyu bir sürü kız sormuştu, "okudun mu hepsini" dedim, "okudum, okuyorum" dedi, sıkılmayıp beni biraz ilginç bulup okuması hoşuma gitti, "yok , hiç biri gerçek diil, ama yaşanmadan yazılmaz" dedim, inanmadı, bu soruyu bi daha almamak, ve inanmamalarla karşılaşmamak için daha cıvık yazmaya karar verdim, olmazsa olmazlarımdan biri kızın beni anlaması ya da çok zeki olması diildi. "Niçin yazıyorsun, çok berbat yazıyorsun" diye sordu, bunu da bir sürü kız söylemişti, kız hem güzel hem zeki hem beni anlayan biri çıktı, biri yeterdi. "Uzun yıllardır yazıyorum, eskiden kağıtlara yazıp uçak yapardım, sonra defterlere yazıyordum, yazdıklarımın kötü olduğunu düşünüp kimsenin okumaması için çöpe atıyordum, eskiden yazmak hoşuma gidiyor, içimi döküp rahatlıyordum, .dum,  bazen de söyleyemediklerimi yazardım. Üniversitede bir profesör ders verirken, hep yazın, yazmanın zararı olmaz, asla ama asla yazdıklarınızı silmeyin, bi işe yarar dedi, çok sorgulamadım, silmedim yazılarımı, ve yayınlamaya da karar verdim". Keşke bu hikaye gerçek olsaydı diyordum yazarken, belki de gerçektir, belki de gerçekleşir, sonra öldüm.