29 Mayıs 2014 Perşembe

ayrılık - içimde

Ben yağmuru ıslatmadım hiç. Bırakıyorum geleni gideni.
Bu, gölgeye zahmet vermeyen yanlız yollar, güzelin hiç gelmediği, güneşin tozsuz gittiği toprak benim, yokluğun gibi. Ayrılık geceyi indiriyor. Özlüyorum. Özlemek yokluğun değil mi.

Gelsen sonsuza uzanan tatil yapsak. Senle çok güzel olurdu sokaklar, yollar.

Seni hayal ediyorum. Yine gece karanlığının içinde ışıklar olacakmış gibi, sonunda buraya denizli yaz gelecekmiş gibi, pürüzsüz ucu bitmeyen güzelliğin gibi. Varlığım bunlar, görüyorken, işitiyorken, kokluyorken, geceyi anlıyorken, aşıktım, ve yokluğun.

Evime gidiyorum, tarihi ıssız gizemli bi evdeyim, evimde mutlu diilim, tembelim, çalışkan olmalıyım, düzensizliğim sebebi salapsalaklığım.

Neden ben güzel diilim anne.

Bazen çok gerçektin, ve bi an yok oluyordun, yanlızken gerçeklik çok önemli. Yaşıyorsun ama sanki hiç bişi yaşamamışsın, şu an en gerçek şeyler, floresan ışık, sessizlik, can sıkıntısı, uyumak, yemek, banyo, çalışmak, senle yaşamak. Sen beni farketmezsen, ben senin gerçek olduğunu hissetmezsem, ben kendimi hissetmeyecem. Ben sende kalan unutmadıklarınım. Seni düşünüyorum işte, hayat nedir, hayat sen diil misin? Sen yoksun.

Sen olmasaydın hissedermiydim yıldızları? Sen mi yoksun ben mi? Gerçekliğinden saklanıyorum geceye. Gece ve ben. Hiç olmadın mı yoksa? Bu açlığımı yine ilk defa sarılman bozabilir ancak.

Can, burda da bi can var.

Şimdi ise sıcağa yumuldum, en sevdiğim şeyi yapacam; uyku, kısa bi süre de olsa ölmek değil mi, ölmek kısası da olsa zevklidir.

Sabah dingin, gidesine ova var. Ovaya bakıyorum. Rüzgar. Ürperti oluyor bedenimden yüreğime. Yeniden başlamak gibi.

Ben varım.