Bir kamyon geçiyordu. Ben de bir
mekanda sabit kalmanın ve sallanmamanın keyfini hissettim.
Bulunduğum ev, evim gibi diil de, yolculukta durakladığım bir yer gibiydi, bana yabancı geliyordu, kocaman tarlalar, çeşme var, çoğu zaman ıssız, geceleri yanlız olan cami var.
Bulunduğum ev, evim gibi diil de, yolculukta durakladığım bir yer gibiydi, bana yabancı geliyordu, kocaman tarlalar, çeşme var, çoğu zaman ıssız, geceleri yanlız olan cami var.
Ay garipti, ufuk çizgisine yaklaşmış,
olduğundan 5-6 kat büyük gözüküyordu, güzeldi.
Bir at, yolun kenarında bekliyordu,
öylece bekliyordu sadık bir şekilde. Kimsenin haberi yoktu attan.
Bekliyordum, evimin önündeki ağaç
geçen yıl ot kadardı, ben de kimse farketmeden sessizce
büyüyordum, aşkım içimde.
Tekrar yola çıkacak gibi
hissediyordum. Sana varana kadar.
Vardım. Gözlerine iyice yaklaştım.
Yeşillerdi. Benden kaçağını zannettim, 8 yıldır olduğu gibi.
Ben de seni özledim, yüzüne bakmayı özledim dedin. 8 yıldır
ilk defa. Ben de özlemiştim o seni. Kavuşmayı çok istiyordum o
sana, ama hayellerimde bile sana kavuşmayı istemiyordum. İmkansızdı
o sen, ve o sen olmadığından, sana biraz daha bakıp, doyamadım
ama bu sefer ben kaçtım.
Zorla uyandım. Yine karşılaşacaktık,
hiç istemiyordum sefilliğimi görmeni.
Kuru bi sonbahar rüzgarı esiyordu,
yine belki şahin görürüm diye gökyüzüne bakıyordum, gördüm,
arabayı kenara çektim. Hemen gözden kaybolacak diye korktum. Ama
yerinde duruyordu, rüzgara karşı kanatlarını açmış yerinde
sabit kalıyordu. Çok mutlu oldum. 3 dakikaya yakın öyle kaldı.
Şahin de mutlu görünüyordu, kanat çırpmadan uçmanın keyfini
çıkardığını düşündüm. Sonra kanatlarını kısıp birden
çok hızlı bir şekilde yere doğru indi, çalıların arasına
girdi. Uçmak ona zevkli geliyordu belki ama bu mutluluğunu kimseyle
paylaşmıyordu.
Yine araba sürerken sarı mavi minik
bi kuş rüzgardan savruluyordu, arabaya doğru 3 metreye kadar
yaklaşmıştı.
2 sene önce ilk Erzuruma geldiğim
zamanlarda 17 eylül de çok soğuk olmuştu, o zaman da sen yoktun,
eylül de böyleyse, kışın ne yapacaz korkusu sarmıştı.
Korkunun ecele faydası yok gibi geldi kış yine. Yazın çorabın
ayağı terletmesi, ertesi gün terletmemesi, ertesi gün öğle
vakti terlememek, ertesi sabah evde artık hiç sineğin olmadığını
ve evin önünde de artık hiç kurbağa kalmadığını farketmek,
ve aynı günün sabahı soğuk, ertesi gün öğleleyin bile üşümek
şeklinde 4 günde geldi kış. Dersaneye gittim. Bir yudum ısı
rica ettim. İstemedikleri halde paylaştılar. Yarın evde çok
üşüyecem, öbür gün kalorifere yapışık yaşayacak, öbürsi gün
de yorganı kafamdan çıkartamayacam. Erzurum. Bana benziyorsun.
Kışın o kadar enerji yokki hiç sende. Yaşam yok, hiç bişey
yok, sen yoksun, hayatta kalmaya çalışıyor içindekiler.