Bir yerlerde biri tek başına keman
çalınıyordu.
Dünyanın bambaşka bir yerinde ise sessizdeki cep
telefonunun titreme sesi gibi biri inliyordu ritmik bir şekilde.
Kurt ısırmıştı. Ağrısından ötürü, yeni yağmış karın
hafif ve yumuşaklığını hissedemiyordu. Az önce bir kurt sürüsü
soğuğa aldırmadan en enerjik halleri ile sanki bir dağın
kimsenin bilmediği gizemli yuvalarına doğru koşuyorlardı.
Yarımayda renkleri kül grisi ile sis arası gibiydi. Hasan sese
doğru yöneldiğinde mezarlığın duvarından atlıyorlardı,
aralarında 7-8 metre vardı, kurtlar eğer sol taraflarına
bakmazlarsa görünmeyecekti, sessizce durup farkedilmemeyi umdu
nefes almamaya çalışıp tüfeğini onlara doğru yöneltirken,
hazırlıklı olmak için nişan almaya çalışırken sol ayağı
kara az gömüldü, çıkan ufak sese en arkadaki kurt döndü,
öndekiler 20 metre ilerlemişlerdi, en arkadakini vururken diğerleri
yaklaştı, 6 el ateş, 6 kurt ölmüştü, yedinci kurdun ise ilkin
göğsüne isabet edebilmişti, kurtlar ölmeden saldırmaktan
vazgeçmiyorlardı, karnının yanındaki kemiğinden ısırdı,
tekmesi ile savurmaya çalışırken ikinci kez sırtına ateş etti,
bu sefer sol ayağını ısırmıştı, iyice ısırabildiğinden
bırakmıyordu, üçüncü kez kafasına sıkınca bıraktı,
gökyüzüne baktı kurt, nefes alırken durdu, kafası kara düştü.
Hasan'nin elleri titriyordu ve soğuktu, o da gökyüzene baktı,
köye iki dakikalık yolu kalmıştı, her adımında inliyordu,
köylüler belki ateş sesini duyunca dışarı çıkarlar diye umdu,
karısı da gelirdi, karısının beyaz yüzüne bakardı, çökeldi,
sırtüstü uzandı, karısı narin kolları ile başını
kavradığını hayel etti, hep kollarında can vermek isterdi,
ağrıdan kıvrıldı. Kar herşeyin üstünü yavaşça örtüyordu.
Gözlerini hafifçe açtığında evinde olduğunu anladı. Karısı
yaralarını sabunlu suyla siliyordu. Karısının yüzüne baktı,
çok güzeldi. Dünyanın bambaşka bir yerinde muhteşem bir keman
solosu bitti.